İstanbul Depremi Ve Beykoz

İstanbul Depremi Ve Beykoz

Yaşadığımız yer kabuğu eriyik kayaçlar üzerindeki katı levhalardan oluşmuştur. Bu levhalar dünyanın kendi etrafında dönmesi sebebiyle hareket halinde kalarak, birbirlerini sıkıştırır. Bu sıkışmalardan dolayı biriken enerjilerin boşalması sonucu depremler ortaya çıkar.

Türkiye’nin üzerinde bulunduğu Anadolu levhası; Avrasya, Arap, Afrika ve Egeit levhası tarafından çevrelenmiştir. Ülkemizde; doğuda Bingöl-Karlıova’dan, batıda Mudurnu Vadisi’ne kadar uzanan Marmara’nın altından Saroz Körfezi’nden Ege’ye giren Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), dünya üzerinde bulunan iki ana deprem kuşağından biri olan Akdeniz Himalaya deprem kuşağındadır.

 

İSTANBUL’DA DEPREM RİSKİ VE SEBEPLERİ

Depremin yıkıcı olma derecesini belirleyen faktörlerin arasında faya olan uzaklığının yanı sıra; toprak yapısı, bina yapısı ve yaşı, binanın deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılmış olması gibi faktörler de bulunur.

Deprem anında binanın üzerinde bulunduğu toprak zeminin kumul olması, toprağın akışkan özellik göstermesi sebebiyle binalarda daha çok etki yaratırken; kayalık zemin ortaya çıkan enerjinin bir bölümü emmesi ile yapının etkilenmesini azaltmaktadır.

Deprem riskini etkileyen faktörlerden bir diğeri de bina yapısı ve yaşıdır. Zemin etüt testleri yapılmış, yeni mühendislik sistemlerine göre atılmış bir temel son derece önem teşkil eder. Deprem anındaki sarsıntılardan çıkan enerjinin bir kısmı duvarlar tarafından emilebilir. Binanın ayakta kalması bu sebeple duvarların kalitesi ile doğru orantılıdır.

Bu alt yapı çalışmalarının dışında binanın yaşı da oldukça önemlidir. Binayı taşıyan kolonların içerisindeki demirler yıllar içerisinde metal yorgunluğu sebebiyle taşıyıcı özelliklerini kaybettiği için yapının yeni olması tercih adına belirleyicidir.

 

İSTANBUL DEPREM RİSK HARİTASI

Beklenen İstanbul depreminin oluşturduğu kamuoyu sayesinde bilinçlenen İstanbullular, şehrin zemin bakımından daha az riskli bölgelerine ve daha güvenilir yapılara taşınma eğilimindedirler. Avcılar, Esenyurt, Bakırköy, Ümraniye, Küçükçekmece yüksek deprem riski taşıyan bölgeler arasında yer alırken; Beykoz, Üsküdar, Kadıköy, Kartal, Pendik, Beşiktaş gibi Avrupa yakası ilçeleri İstanbul zemini sağlam ilçeler arasında bulunur.

Avrupa yakasından Anadolu yakasına ve sahil kesiminden iç kesimlere doğru başlayan yoğunlukta dikkat edilen bir diğer şey ise binaların inşa zamanıdır. Deprem sonrası ve deprem yönetmeliklerine uygun olarak yapılmış binalar, olası hasarlara karşı daha dayanıklı olduğu için diğer bölgelere göre daha güvenli olarak kabul edilir.

 

BEYKOZ DEPREME DAYANIKLI MI?

239 km²'lik yüz ölçümü ile İstanbul’un beşinci büyük ilçesi olan Beykoz, ormanlık alanları ve yatay yapılaşması ile nüfus bakımından onuncu sırada yerini almaktadır. 2018 TÜİK verilerine göre 251.087 nüfuslu Beykoz’a, İstanbul olası depreminin yaklaşması ile talebin arttığı gözlenmiştir. Bunun başlıca nedenleri; bölgenin 0,20-0,30 G yer ivmesine sahip olması ve bu ivme sayesinde bölgenin sarsıntıyı az hissecek olmasıdır. Bu özelliğiyle Beykoz, İstanbul’da depreme dayanıklı bölgeler arasında yer alır.

Deprem riski az olan Beykoz için olası büyük bir depremde binaların yüzde 9’unun hasar göreceği öngörülmektedir. Bu istatistik, “Beykoz depreme dayanıklı mı?” sorusunun da cevabı niteliğindedir.

Depremin yıkıcılığının derecesini belirleyen faktörlerden yapının faya olan uzaklığı ele alındığında ikinci ve üçüncü deprem kuşaklarının üzerinde olan Beykoz, bazı bölgelerindeki yatay yapılaşması ile deprem sırasında oluşabilecek riskleri de en aza indirgemiştir. Üçüncü derece deprem bölgesinde yer alan Riva Konakları ve Ant Riva bu yatay yapılaşmaya en iyi örnekler niteliğindedir. Yatay mimarinin avantajlarını bilen ve risklere karşı kendini korumak isteyen İstanbulluların bu evleri tercih etmesi ise yatay mimaride talep artışı oluşturmuştur. 

Bölgede deprem sebebi ile şimdiden talebin artmasını değerlendiren inşaat firmaları da binaları deprem yönetmeliğine uygun planlamasının yanı sıra yatay yapılaşma üzerine yoğunlaşmıştır. Taşıyıcı kolonlardaki yükün azaltılması ve güçlü bir sarsıntı esnasında hissedilebilirliğin azalması ile bu tür yapılaşmaların güvenilirliği artırılmaktadır.

İkinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunan Beykoz’un Çavuşbaşı bölgesi ise ilçenin en sağlam yerlerinden biri olarak bilinmektedir. Magmanın yüzeye çıkması ile sağlam bir kaya oluşumu olan Çavuşbaşı giyandoriti, bölgedeki riski oldukça azaltmaktadır. Depreme dayanıklı ve yapılaşmaya uygun olan bu giyandorit civarında bulunan Özellikle kayalık alan üzerine kurulmuş Çubuklu Vadi de son zamanlarda talep artmıştır. Ayrıca Beykoz Konakları, Acarkent ve Günyüzü Konakları ise Beykoz’da tercih edilen diğer yapıları arasında yer almaktadır.

 

Diğer Tüm Blog Yazılarımızı Görmek İçin Tıklayınız.

Sizi Arayalım Bize Yazın